Paris


Fransa boykotumuzu bu vesileyle bozmuş olduk. Anladıkki bunlar yurtdışına çıkınca küstah oluyorlar yoksa Parisliler efendi insanlar. Yok efendim ingilizce konuşmayayım, fransızca bilmeyene ateş vermeyeyim, yok yolu tarif etmeyeyim filan diyen olmadı. Aslında bu kadar yazılıp çizilene göre Roma'dan daha güzel bir şehir hayal etmiştim ama değil. Pariste Eyfel, Mona Lisa ve Notre Dame görülünce hacı olunuyor ki bir günde hepsi tamamlanabilir.
Paris deyince Attila İlhan'ı anmamak olmaz tabi. Hemen buluyoruz Depart Cafe'yi, Kaptana içiyoruz. Aslında Maria Misakkian ile buluştuğu rivayet olunsa da, Inge yengeye yazdığı "yanlış yaşamak" şiirinde geçer bu cafe:

bak ne ben leipzig'deyim
ne de sen istanbul'da
ne depart kahvesi'nde çay içiyoruz
ne tiryaki köpek'te şarap
seni görmeden öleceğim
bir daha görmeden
inge bruckhart
zaten kaç yıldır yaşamıyorum.

Memlekette aynısı daha ucuz olduğu halde "Paristen aldım" demek için üst baş almayacaksanız mutlaka kitap alın. Hani ciltli kolum kadar kalın kitapları alıp yaksan, o paraya burada mangal kömürü alamazsın. Saint Michel ve Le Marais filmlerdeki Parise en yakın mahalleler. Bir de 1789 ihtilalinin merkezi olan hapishaneyi görelim diye Bastille'e gitmeyin annem, meğer devrimde yıkılmış, yerine direk dikmişler J

(Büyütmek için fotoğrafların üzerine tıklayın)